- "Adam Smith Sorunu". Kişinin insanlar ile ilgili düşüncelerinin değişebileceği durumu. Bu değişim zamanla ve tecrübe ile olabilir. Dolayısı ile insanın düşüncelerinin değişmiş olması kendisinin değişmiş olması ile alakalı olabilir.
Peki nereden çıkmış bu tabir? Adam Smith bilindiği üzere Milletlerin Zenginliği adlı 5 ciltlik Eseri yazan İskoç Ekolünün önemli bir Sosyoloğu ve Ahlak felsefecisidir. Bu kitap Kapitalist Ekonomik Sistemin dünya üzerinde açıklandığı ilk eser olma özelliğini taşır ve arkası da herkesin malumu... Bu konu bir yana; sorun şurada başlıyor. Adam Smith 1776 yılında Milletlerin Zenginliği eserini yazmış ve insanların mübadele eğilimlerini ve bu eğilimleri gerçekleştirirken sadece bencilce ve Rasyonel şekilde bunu yaptığını söylemiş ve bu eğilimin sadece dünya üzerinde insanlarda olduğunu iddia etmiştir (Mal değiş tokuş eylemi, Primatlarda da aynı şekilde olduğu yakın bir geçmişte defalarca filme alınmıştır. Ama o yıllarda bilinen bir şey değildi elbette.) Ancak bu eserini yazmadan 17 yıl önce 1759 'da Adam Smith'in meşhur bir eseri daha yayınlanmıştır. O eserin adıda "Ahlaki Duygular Kuramı" 'dır. Bu eserde Smith insanın temel güdülenme sebebinin "sempati" olduğunu savunur. Örneğin insanın zengin olma eğiliminin aslında insanın sosyal bir varlık olmasından dolayı olduğunu, insanın; çevrenin değerlendirmesine, değer vermesine, onaylamasına sürekli ihtiyacı olduğunu ve bunların ancak çevreye zenginliğini göstermesi ile sağlayabileceğine inandığını söyler. Yani zenginlik ile insan takdir edilebilir, sevilebilir, onaylanabilir. Bunun için insan zengin olma eğilimindedir. Yoksulluk kabul edilebilecek bir şey değildir. Çünkü insanlar bu durumda onaylanmazlar, takdir edilmezler, sevilmezler.
Bunları 17 yıl önce söyleyen Smith, 17 yıl sonra Milletlerin zenginliği eserinde bu düşüncelerinden bir satır bile bahsetmez. İnsanı birden bire bencil, sempatiye ihtiyaç duymayan bir makine halinde tasarlamıştır. Ne olmuştur da 17 yıl sonra Smith birden bire bu düşünceleri bırakmıştır. İşte bu durum "Adam Smith Sorunu" olarak geçer.
-Geleceği hesaplayabilir miyiz?. Ya da daha doğru bir soru ile sorarsak; neden geleceği hesaplayamıyoruz?. Bu sorunun cevaplarından bir taneside sanırım şu olabilir. Hiçbir doğal ve sosyal olayın başlangıç şart ya da şartları arzu edilen herhangi bir detay içerisinde gözlenemez. Tüm bu şart ya da şartlar benzersiz şekilde meydana gelir. Benzeyebilir ancak aynısı değildir. Dolayısı ile gözlemlenemediği içinde tam olarak aynı sonuçların alınabileceği konusunda da net bir hesaplama ya da karar vermemiz mümkün olmaz.
Peki nereden çıkmış bu tabir? Adam Smith bilindiği üzere Milletlerin Zenginliği adlı 5 ciltlik Eseri yazan İskoç Ekolünün önemli bir Sosyoloğu ve Ahlak felsefecisidir. Bu kitap Kapitalist Ekonomik Sistemin dünya üzerinde açıklandığı ilk eser olma özelliğini taşır ve arkası da herkesin malumu... Bu konu bir yana; sorun şurada başlıyor. Adam Smith 1776 yılında Milletlerin Zenginliği eserini yazmış ve insanların mübadele eğilimlerini ve bu eğilimleri gerçekleştirirken sadece bencilce ve Rasyonel şekilde bunu yaptığını söylemiş ve bu eğilimin sadece dünya üzerinde insanlarda olduğunu iddia etmiştir (Mal değiş tokuş eylemi, Primatlarda da aynı şekilde olduğu yakın bir geçmişte defalarca filme alınmıştır. Ama o yıllarda bilinen bir şey değildi elbette.) Ancak bu eserini yazmadan 17 yıl önce 1759 'da Adam Smith'in meşhur bir eseri daha yayınlanmıştır. O eserin adıda "Ahlaki Duygular Kuramı" 'dır. Bu eserde Smith insanın temel güdülenme sebebinin "sempati" olduğunu savunur. Örneğin insanın zengin olma eğiliminin aslında insanın sosyal bir varlık olmasından dolayı olduğunu, insanın; çevrenin değerlendirmesine, değer vermesine, onaylamasına sürekli ihtiyacı olduğunu ve bunların ancak çevreye zenginliğini göstermesi ile sağlayabileceğine inandığını söyler. Yani zenginlik ile insan takdir edilebilir, sevilebilir, onaylanabilir. Bunun için insan zengin olma eğilimindedir. Yoksulluk kabul edilebilecek bir şey değildir. Çünkü insanlar bu durumda onaylanmazlar, takdir edilmezler, sevilmezler.
Bunları 17 yıl önce söyleyen Smith, 17 yıl sonra Milletlerin zenginliği eserinde bu düşüncelerinden bir satır bile bahsetmez. İnsanı birden bire bencil, sempatiye ihtiyaç duymayan bir makine halinde tasarlamıştır. Ne olmuştur da 17 yıl sonra Smith birden bire bu düşünceleri bırakmıştır. İşte bu durum "Adam Smith Sorunu" olarak geçer.
-Geleceği hesaplayabilir miyiz?. Ya da daha doğru bir soru ile sorarsak; neden geleceği hesaplayamıyoruz?. Bu sorunun cevaplarından bir taneside sanırım şu olabilir. Hiçbir doğal ve sosyal olayın başlangıç şart ya da şartları arzu edilen herhangi bir detay içerisinde gözlenemez. Tüm bu şart ya da şartlar benzersiz şekilde meydana gelir. Benzeyebilir ancak aynısı değildir. Dolayısı ile gözlemlenemediği içinde tam olarak aynı sonuçların alınabileceği konusunda da net bir hesaplama ya da karar vermemiz mümkün olmaz.
Yorumlar
Yorum Gönder