Ana içeriğe atla

Hafıza Kırıntıları-22

- 8. Haziran Yazacağım dedim ama yazamadım. Yazılacak bir şey yoktu doğrusu... Herkes bir şeyler söylüyor, söylüyor, söylüyor...

-Söz konusu ahlak ya da etik olunca illaki içinde Tanrı olmak zorunda mıdır ? Etik ya da ahlaki zeminde kurallar belirlenirken ya da bu kurallara uymaya bir şekilde, bir yerlerde, bir sebepten söz verirken bu "dua" eder gibi söz vermek zorunluluğu var mıdır? İnsan kendi kendisine de "bir daha bunu böyle yapmayacağım, böyle yaparsam ben ahlaksızın tekiyim" diyemiyor mu ? Neden "Allahım ben bir daha bunu böyle yaparsam beni taş eyle e mi ?" demek zorundayız. Bu bizi kendi kendimize olmadık şekilde aciz sefil ve zavallı bir varlık yapmaz mı ?. Kendi kendisini durup dururken aşağılayan hor gören bir varlık.Eğer gerçekten öyle isek bu sefer insanlarda neden kibir, mağrurlanma , hatta kendisini tanrısallaşma eğilimi var? Yine deli sorular kafamda.

-Her bilgi ancak kaynağı kadar güvenilirdir.

-Problemler sürü halinde hareket ederler ve siz görmezden geldiğinizde kötü sonuçlarına katlanmak zorunda kalırsınız. -Savaş Şakar..

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Akademik Unvan Konusu

Eğer bu camiaya uzaksanız unvan/ünvan konusunun ne derecede (!) önemli olduğunu pek bilemeyebilirsiniz. Türk akademik camiasında unvan(bundan sonra böyle diyeceğim) her şeydir. Gerisi teferruattır. Bilenler bilir... Demiştik. Unvan önemli diye. Akademisyenler içerisinde hayat, memat meselesi olan bu unvanlar ancak sahipleri tarafından bir türlü doğru yazılmaz ya da ne anlama geldiklerini - abartmıyorum -%80'i bilmez. Peki doğruları nedir? Bu yazının konusu bu olacak. Dilim döndüğünce. Aslında akademik unvanlar ülkeden ülkeye hatta bilim dalından bilim dalına bile çok değişkenlik göstermekte . Aşağıda Engin Arık hocanın blogundan derlediğim genel bir unvan açıklaması var. Kaynaklar :  [1] , [2] , [3] , [4] Öncelikle Unvan / Ünvan konusunu açıklığa kavuşturalım. TDK sözlüğüne göre doğru yazılış unvan. Yani isim, san manasında. Ünvan diye kullanımları da var ancak Türkçe Dili Resmi Sözlüğüne göre UNVAN. Akademik unvanlar ülkemizde Resmi olarak 2547 sayılı Yükseköğretim Kanunu

Co-Creation Dedikleri Şey.

Aslında Türk iş dünyasının ingilizce, türkçe karışık saçma sapan jargonundan hiç hazetmem. Bana çok itici gelir. Ancak bu dünya da bu şekilde konuşmak sanki bir iştir ya da gerekliliktir. Ne kadar tuhaf ve acayip konuşursanız o kadar adam yerine koyarlar. Oysa ki sizi anlamışlar mıdır?. Kesinlikle hayır. Bu konuda benim çok sevdiğim bir yazı var. Merak edenlere buyrun buradan ... .

Şirketim Güzel Şirketim

İlk kez Hafıza Kırıntısı serisine bir saplama yapıp başka bir konuda "Fikrimi" belirtiyorum. Çünkü doldum yine. Bir şekilde boşaltmam lazım zihnimi. Çünkü bu beni rahatsız ediyor. Son zamanlarda, yıllarda ülkede bir girişim saçmalığı almış başını gidiyor. Saçmalık diyorum çünkü yapılan organizasyonlar oluşturulmaya çalışılan girişimler vs hepsinde ciddi yapısal ve fikri sorunlar var. Ülkede ,genel olarak en iyisini yaptığımız, sadece "mış gibi" yapıp olayı kapatıyoruz. Doğal olarak bu işinde piyasasında ve sektöründe burada saymayacağım bir kaç kafada, şanslı tipler var. Onlarda şişik egolarını dahada katlamak için yoğun çaba içerisinde. Ama ortada iş filan yok. Sadece "yaparmış gibi yapmak" var. Yoğun bir şekilde yüksek meblağlar dönüyor ortada. Ama bu kimin parası nasıl ortaya çıktı soran yok. Bunlar olurken bu tiplerde burada oluşturulan bol "aaayyy ne başarılı. Biliyor musun sıfırdan gelmiş." kalesinde mutlu mesut hiç bir işe yaramadan yaşı